KUTB-İ ZEMÂN OLACAK
Âriflerin ışığı, velîlerin önderi,İşte bu büyük "Velî",  çocukken henüz dahâ,
Tutulmuşdu âniden ağır bir hastalığa.
Üzüntüye gark oldu bu yüzden  ebeveyni.
Ve hattâ zan etdiler hemen öleceğini.
Çocuğa, okuyup da, bir düâ etsin  diye,
Gittiler büyük velî, "Şâh Kemâl  Kihtelî"ye.
İmâm-ı Rabbânî'yi görünce o büyük  zât,
Buyurdu: (Üzülmeyin, bu çocuk bulur  sıhhat.
Büyüyüp, ileride bir âlim olur ki  hem,
Bunun ilim nûruyla, nûrlanır cümle  âlem.)
O, küçük yaşta iken tahsîle  başlıyarak,
Bilcümle ilmleri, öğrendi tam olarak.
Yaşı "Onyedi" iken, bitirdi  tahsîlini.
Her ilmin, ayrı ayrı aldı icâzetini.
Zekâsının şiddeti, sür'at-i intikâli,
Herkesi şaşırtırdı üstünlüğü, kemâli.
Dahâ sonra Hac için, Serhend'den  çıktı yola.
Delhîye vardığında, bir müddet verdi  mola.
O zamânlar Delhîde, "Muhammed  Bâkî Billâh",
Vardı ki, onu gören olurdu velîyyullah.
Ondan yayılıyordu âleme nûr ve feyiz.
Lâkin o, bu "Velî"yi  tanımıyordu henüz.
Talebesinden biri, Delhîde onu gördü.
Ve derhal hocasının huzûruna götürdü.
İmâm, "Bâkî Billâh"ın  girince huzûruna,
Kalbine bir "Nûr" doğdu ve  âşık oldu ona.
Mıknatısın iğneyi çektiği gibi aynen,
O da, "Bâkî Billâh"a  çekildi o gün ma'nen.
Hattâ öyle bağlandı ve öyle çok sevdi  ki,
Onu, "Kâ'be yolu"ndan alıkoydu  bu sevgi.
Hocasının himmeti ve kendi  gayretiyle,
Bilcümle kemâlâta kavuştu tamâmiyle.
Ve "İki ay" içinde, aldı mutlak  icâzet.
Üstâdının emriyle, Serhende etti  avdet.